Hafif yüksek bir yere çıktığınızda beyninizde alarmlar çaldığını düşünün!
‘Tehlikedesin, kaç oradan, hemen uzaklaş!’ diye çığlıklar attığını.
Neredeyse ayaklarınızın yerden kesildiği her an tedirgin, gergin, mutsuz hissettiğinizi ve hatta korku duyduğunuzu…
Bırakın kendi bedeninizdeki hareketi, siz sakince otururken bile etrafınızda hareket eden biri olduğunda, onun hareket etmesiyle bile uyarıldığınızı, yorulduğunuzu.
‘Off otur artık benim başım döndü’ sözü hiç yoktan mı çıkmış sanıyorsunuz?
Uyku becerilerinizi, oynadığınız bütün oyunları, diğer çocuklarla, yetişkinlerle ilişkinizi, dikkat ve öğrenme yeteneklerinizi , fiziksel becerilerinizi etkileyen bir sorun yaşadığınızı ama bunun ne siz, ne anne babanız ne de sizinle ilgilenen diğer eğitimci ya da sağlık personelleri tarafından bilinmediğini, fark edilmediğini düşünün.
Bir de hissettiğiniz zorlayıcı tecrübelere verdiğiniz her tepkinin (bu tepki bazen basit bir huzursuzluk bazen de artan öfke davranışları ve hatta vurma olabiliyor) etrafınızdakilerce ‘Yaramazlık’ olarak yorumlandığını ve ‘kötü çocuk’ olarak etiketlendiğinizi?
Etrafımızda öyle çok varki bu çocuklardan. Haksız yere ve sadece biri çıkıp ‘Sende yer çekimi güvensizliği var’ diyemediği ve basit müdahale yöntemlerini anlatmadığı, uygulamadığı için etiketlenen, dışlanan, zorlanan çocuklar.
Daha dün seans yaptım, zekasına bayıldım ve bunca yıl anlaşılamamış olmasına çok çok üzüldüm.
Nolur, bu çocukları ve duyu bütünleme problemlerini;
‼ FARK EDELİM!
‼ ÖĞRENELİM!
‼ HİÇ SUSMADAN ANLATALIM!
Belki siz bu çocuktunuz, belki sizin çocuğunuz, kardeşiniz, yeğeniniz, komşunuz bu çocuk…
Bilgi zenginlik; fark etmek iyileşmenin en kıymetli ve ilk adımıdır.